2 fan bi plastik maliyeti okadar zaten genel olarak. ama işlevsel midir onu bilemem

pek işe yaramıyorlar genelde. metal olanları var daha pahalı, onlar daha iyi sonuç verebilir belki.

dandik ama bi nebze işe yarıyor. yüksekliği bile yeterli aslında.
buz gibi yapmıyor tabii ki.

hepsiburada da 19 lira civarına görmüştüm.( ortalama olarak 19 lira fln fiyatları)
şimdi tahtakalede türk malı falan çıkarda usb girişlerine bir zarar verirse diye aklıma takıldı.
bende 3 fanlı vardı 2 sene önce 30 lira gibi bi para vermiştim(o zaman piyasası yüksekti abi) gayet işe yarıyodu.bi süre sonra ses falan yapıyo ama yazın işe yarar bence.

buz gibi yapıyor denemez elbette ama ben şahsen soğutucu olmadan yazın bilgisayarın başına oturamıyorum.

ben en iyi soğutucuyu almıştım zamanında 80 liraya böyle aluminyum çift fan güçlü falan yine laptop bozuldu aşırı ısınmadan ötürü. soğutucunun tek faydası ısınmadan ötürü zırt diye kapanan laptopların bir süre daha kapanmadan kalmasını sağlamak. dandik de olsa al en azından alt hava sirkülasyonunu sağlar.

Mediamarkt'da microsoft kablolu mouse ile birlikte microsoft laptop soğutucu 40 lira falandı, ben aldım ve kullanıyorum gayet memnunum. fazla enerji tüketmesin diye de tek fanlı yapmışlar. Ürün şu;

www.zdnet.co.uk

cinsiyete göre değişebilen bir durum bu. erkeksen 18'de veda edersin ama dişi bir arkadaşımız isen evlenene/iş bulana kadar yeniletebilirsin diye biliyorum, eğitimin süresince de olabilir öyle bir şey, yani en az 4-5 senen olması gerek.

henüz 17 yaşında değilsin, 16,5 yaşındasın diyebiliriz. 1 ekim'de 17'ye gireceksin. kardeşim de 3 ekim 93'lü, aman allaaam!

soruna gelince, gelecek seneye kadar aldın aldın yeşili, sonra alamazsın. yaaaani, yurtdışına rahat rahat çıkmak için gelecek yaz son şansın.
2011 ekim'den itibaren laciverte dönmek zorundasın.

hemen gidip bir tane beş yıllık alıyorsun. 5 yıl rahatsın.

@trocero: kızlarda o dediğin oluyo da, erkeklerde 18 yaşından büyük olduğunu görürler illa ki. bunun cezası var bayım.

bununla ilgili duyuru vardı hatta yasa çıkmıştı artık erkeklerde ömür boyu faydalanabilecek diye. bi araştırın

tamam peki aldım ondan sonra 5 yıl dolmadan yenileme yapabilirim diye duymuştum doğru mu?

yolculuk istanbul'dan mı ? ona göre cevaplayayım

cıks, bursa'dan.

OK. Çanakkale terminalde inip iskeleye gidiyorsun. oradan ya eceabat'a, ya da kilitbahir'e motorla geçiyorsun. eceabat daha iyi. eceabatta iki yol var gidecek. birincisi abide. yanılmıyorsam minibüsler var abideye kadar. onlara binip abide de iniyorsun. orayı gezdikten sonra yürüyerek morto koyu üzerinden seddülbahire gidiyorsun. orada ilk çıkarma yapılan yerleri ve yahya çavuşu gezebilirsin. 5-6 kilometre yrüyüşten bahsediyorum. arada ulaşım var mı emin değilim. mesela bisikletlerinizi götürebilieseniz harika olur. bilahare seddülbahir'den yine minibüs ile alçıtepeye gidip salim mutlu'nun müzesini geziyorsunuz. oradan eğer varsa minibüsle direkt kabatepeye, yoksa eceabat üzerinden kabatepeye gidiyorsunuz. kabatepe tanıtım müzesini gezdikten sonra anzak koyuna veya 57.alay şehitliğine ve conk bayrına gidebilirsiniz.

dediğim gibi mesafeler uzun. bisiklet ile bir günde detaya girmeden gezilebilir. sabah 8.30'da eceabatta olursanız. akşam saat 18.00 gibi tekrar aynı yere dönebilirsiniz. veya orayı gezen tur otobüslerinden birine takılın. çoğu bedava tur olduğu için sizi de alabilirler belki. ya da mahalleden 18 kişi toplanıp bir minibüs tutun. sabah altı da yola çıkıp keyfinizce gezin. akşam da gece yarısına doğru tatlı bir yorgunlukla evinize ulaşırsınız.

tabii özel araç olunca tadından yenmiyor. o zaman size rota bile çıkarabilirim.

diğer bir alternatif de eceabat ta ve merkezde müşteri toplamaya çalışan nispeten dandik turlar. bisiklet ve araç yoksa bu yol daha iyi gelebilir. zira öbür türlü zor.

bir de tavsiye, çanakkale ye gelmişken şehitlikleri kısa tutun. kardeşiniz kaç yaşında bilmiyorum ama içimden 16-17 demek geliyor. iyi bir kıyak çekip, güzel tatil yaptırabilirsiniz kardeşinize. epey gidilecek yer var sağda solda.
mesela karşıya geçmişken, yanınızda çadır da olması koşuluyla kabatepe orman kampına gidersiniz bir gecelik. süper bir denizi vardır ve adı üstünde orman kampı. hatta orayı zamanında öğrenciler falan keşfetseymiş olimpos olurmuş bence. istanbul a yakınlığından falan...

çok saptım.tatil işini düşünürseniz tekrar yazın. gidilecek yerleri yazarız.

1. Annenizin yeniletmesi gerekmiyor. Onun üstünden yeşil pasaport aldığınız için sizinle vergi dairesine ve emniyete gitmesi yeterli.

anneniz sizinle her yere gelmek zorunda bu süreç boyunca.
emniyetten emniyete değişiyor bazı yerler yarım gün randevu yarım gün sıra ile çalışıyor, bazı yerler kesinlikle ne ilk müracaat ne de pasaport uzatma işlemini randevusuz yapmıyor. şöyle bi şansınız var tabii parmak iziniz varsa elinizde(sayfa olarak) randevu filan almanıza gerek kalmadan bu işlemle ilgili memurun sırasına girersiniz. fakat dediğim gibi emniyet müdürlüğünden emniyet müdürlüğüne değişkenlik gösteriyor işlem şekli.

kapitalizm?

esasen gorbaçov... eğer o glastnos ve perestroyka olaylarına girmeseydi o duvar yıkılmazdı. bu açıktır...

fiziksel olarak soruyorsan ilk gece halk ellerinde balyozlarla yıktı. sonra da buldozerlerle gelip yıkmışlardır. 1 kilometre kadarı da şu anda müze niyetine muhafaza ediliyor.

soyut manada yıkılmasının sebebi de ona artık ihtiyaç kalmaması, doğu alman hükumetinin yelkenleri suya indirmesi, halkın akın akın batıya koşma hevesinde olması denebilir. good bye lenin bu konuda izlenecek en iyi filmlerden biri olsa gerek.

ayrıca nette tam bir bilgi yoktu demeniz de çok komik olmuş gerçekten. nasıl olmaz ya? bir sürü fotoğraf var duvarın nasıl yıkıldığını gösteren. yani çok felsefi çok uçuk kaçık bir cevap arıyorsanız onu bulamamanız normal, hocanızda bir problem var demektir bu durumda.

@i've been: hoca tam olarak "kim" diye soruyor. acayip bi adam. illa tek bi cevap olacak. yoksa nasıl yıkıldığını falan biliyoz..

Schabowski (east berlin SED chief) denen adam sınırlardan geçişin serbest olduğunu açıklamış bir toplantıda ondan sonra halk hücum etmiş. yavaş yavaş ilk delikler açılmaya başlanmış ancak ilk zamanlarda kapatılıyormuş tekrar. 1 temmuz 1990da duvarın korunması ve kontroller durdurulmuş. Duvarın yıkımı tren yolu yapımı için başlamış, DDR'dan işçiler vs de katılmış, resmi olarak 30 kasım 1990'da yıkımı sona ermiş.
Berliner Mauer- almanca wikide böyle yazıyor.

Yıkımına değil de geçişe açılmasına DDR karar vermiş yani.

fRiNGe

önce six feet under'ı bitir.

six feet under kesinlikle

six feet under'ı izleme. gözündeki bütün dexter imajı yerle bir olur. söyleyeyim.

six feet under şahane bi dizi; ama dexter seven birine göre temposu ağır ve sıkıcı gelir.
diğer ikisinden birini izle bence...

Fringe kesinlikle ama sabrediceksin 6-7 bölüm.

six feet under

six feet under dizi tarihinin en'idir.

six feet under tabiiki de

six feet under.

ama not düşeyim, ben önce sfu'yu izleyip sonra hemen ardından dextera başlamıştım ve uzun zaman Dexter'ı homoseksüel bir seri katil olarak gördüm. :) böyle yan etkiler olabilir, dikkat :)

ikinci öğretimin o saydıkların dışında hiçbir farkı yok örgünden.

valalhi bu konuda çok bilgili değilim. ama bir arkadaşın kardeşi girmiş bu sene hukuk istiyor. marmara ve istanbul hukuk muhabbeti döndü. millet baya bir aşşağıladı marmarayı. neden bilmiyorum :/ ama mesela çocuğund ediği şey şuydu; eğer olursa esas tercihi burslu özel olurmuş. özellikle de koç mu ne.

ikinci öğretimin bu arada hiç bir farkı yok. hatta şöyle bir avantajı var; mesela bizim okulda 1. öğretimler önce sınava girerdi, sonra da biz girerdik. hep alırdık onlardan soruları ne sorduysa deişiğine çalışırdık falan. sonra ben 7 senede mezun oldum...

istanbul hukuk 1300 civarında adam aldı geçen sene, eğer bunlardan biri olsam da ben kendi farkımı yaratırım diyorsan istanbul yaz, marmara'nın üstüne. marmara, şimdiye kadar hep istanbul'un altında olmuştur.

ist. hukuk öğrencisiyim. ikinci öğretimlerin bir farkı yok, elbette. hatta geçen yıl ilk ikinci öğretim sınıfı ile aynı amfiyi kullanıyorduk. baya normal insan onlar da. ama ikinci öğretime her zaman şüpheyle bakmışımdır. ders veren hocalar açısından, bu şüphe. böyle bir fark görmedim açıkçası geçen sene, örgünden eksik bir yanlarını görmedim ama ilerleyen sınıflarda öğretim üyeleri açısından bir fark oluşabilir. o saatte derse girmeyi her kürsü başkanı, ana bilim dalı başkanı kabul etmeyebilir. ama örgüne ders veriyorlar zaten ona göre vakıf üniversiteleriyle anlaştıkları için, belki. bundan emin değilim. ama olabilir. şaşırma ilerde. ikinci öğretimiz, ikinci sınıf muamele mi göreceğiz, diye.

aslında çok şey yazdım önce ama sonra konunun dışına çıkmışım diye sildim. ist. hukuk 3. sınıf öğrencisi olacağım önümüzdeki dönem. herhangi bir konuda sorun olursa, mesaj atabilirsin. yardımcı olmaya çalışırım.

Marmara'nın neden bu kadar aşağılandığını ben de bilmiyorum işin açıkçası. Şu anda sadece İstanbul ve İstanbul İkinci öğretim yazacağım gibi gözüküyor tercih listesine. Zaten orası haricinde istediğim bir bölüm de yok. İkinci öğretimin de -anladığım kadarıyla- eksisi değil artısı varmış. Bu da güzel. E o zaman gideyim bari. :))

marmaranin asagilanma sebebi hakimlik sinavlarinda bsari gosterememesi olabilir ve bir de sinavlari ders gecmesi o kadar zor degil.

örgün olursa iü hukuk' u yaz. 2.öğretim olarak iü hukuk yazılır mı emin değilim ama 2.öğretimlerin sınavları örgünlere kolay çok daha kolay oluyor ve rahatça geçiyorlar. sonuçta aynı diplomayı alacağız 2.öğretimlerle. bu açıdan bakılırsa 2.öğretime girmek de mantıklı gibi gözüküyor. marmara' da da sınavlar kolay deniyor bence iü hukuk son geldiği noktada bile marmara' yı ikiye katlar.

dipnot: iü' de kahvaltı ve öğle yemeği 50 krş, akşam 75 krş. etkili olur belki bunu da belirtelim.

Marmara hukuk yazmayın. sosyal hayat sıfıra yakın seyreder , çok takıntılı hocalara sahiptir. istanbul ile marmara'ı karşılaştırmak bile abestir.

yazacaksan ve puanın tutuyorsa gs veya vakıflar içinden iyi olan bir tanesinden bursluyu tercih etsen çok çok daha iyi olur. istanbul'da falan milletin bir kısmı derslere girmeden fotokopicilerden not alıp geçiyor. girenler o kadar kişinin arasında bir halt anlamıyor. eski istanbul hukuk kalmadı artık. bütün babakelle hocalar vakıflara gitti.

istanbul hukuk bitmiş vaziyette. marmara'nın da çok farklı olmadığını duydum. bütün iyi hocalar gidince hocalar dımdızlak kaldı. hatta yakın zamana kadar ankara bozulmamış zannediyordum ama bana birkaç kişi ankara'daki sağlam hocaların bilkent'e gitmesi sebebiyle oranın da kolunun kanadının kırıldığını söylediler. galatasaray iyidir. bilgi, yeditepe iyidir. özellikle başka üniversitelerden haldır haldır bilgi'nin hukuk yüksek lisans programına akın ediyor millet. lisansta da aynı hocalar var. ders programına falan da bakınca çok farklı şeyler var diğer hukuk fakültelerinde hiç duymadığımız. koç'un adı çok geçiyor ama şöyle bir şey var. geçenlerde bir forumda şöyle bir şey gördüm. legal writing diye abd'de falan çok önemli bir ders vardır. koç da bu dersi verdirmeye başlamış. adamın tekini tutmuşlar (muhtemelen yabancı bir dil hocası falan, kesinlikle hukukçu değil) bu dersi vereceksin demişler. adam da ciddi ciddi legal writing üzerine hukuk hocalarının olduğu bu yabancı forumda nereden kaynak bulabilirim ne anlatacağım ben diye soruyordu. bu olaydan sonra koç'la ilgili de düşünmeye başladım. ha bir de bilkent için de oldukça iyi diyorlar. burslu yazabiliorsan bunları, yoksa gs'yi yaz. ama ne yap et istanbul yazma. aman diyeyim.

ha bir de şunu ekleyeyim, istanbul hukuk için sıkça iyi hocalar gitti, bitti okul yorumu yapılır. çok yanlış bir yorum değildir bu. alemdaroğlu zamanında okul boşaltılmıştır neredeyse. ve abuk sabuk adamlar o zamanda sonra dolmaya başlamıştır. fakat her şeye rağmen çok kaliteli hocalar eğitime devam etmektedir.

istanbul hukuk köklü bir geleneğe sahiptir. kolay kolay bırakılamadığı gibi çok kısa vadelerde de değişim göstermektedir.

üstelik okul nüfusu kalabalık olduğu için dersler çift ve tek numaralı olmak üzere iki ayrı sınıf oluşturularak götürülmekte. yani 2 tane birinci sınıf örgün oluyor. ikinci öğretimde böyle bir uygulama yok. farklı hocalar giriyor derslere doğal olarak. ben çift numaralıyım ve bundan çok mutluyum, çünkü hocalarımız her dönem oldukça iyiydi. bu demek değildir tek numaralıların hocaları kötü. onların da iyi hocaları oluyor, kıskandığımız.

örneklerle anlatayım biraz; ben anayasa hukuku dersini ilk dönem tek numaralılarla, ikinci dönem ayrı olarak korkut kanadoğlu'ndan aldım. tek numaralılar bu sırada, azerbaycan darbesiyle meşhur ferman demirkol'dan anayasa dersi almaya çalışıyorlardı. ama geçen sene korkut hoca okuldan ayrıldı. anayasa kürsüsünde doğru düzgün biri kalmadı. dersleri idare ve kamu hukukçuları aydın gülan ve semih gemalmaz vermeye başladı. onların dersleriyse farklı geçmektedir. farklı ekoller çünkü. farklı yerlere vurgu yaparak anlatıyorlar. korkut hoca daha önce de okuldan ayrılmıştı ve geri dönmüştü. duyduğuma göre profesör olmuş, belki de kadro verilmediği için ayrılmıştır, profesör olunca geri dönecektir yorumları dolaşıyor ortalıkta, bilmiyorum doğruluğunu.

inkılap tarihi derslerini bülent tanör'ün öğrencisi kamu hukukçusu oktay uygun'dan alıyorduk. o da maltepe üni. hukuk fakültesine dekan olunca o derse girecek hoca kalmamıştı. en son ilber ortaylı'yı getirdiler, iki üç ders verdi. sonra gözükmedi, geçen yıl.

medeni hukuk derslerini rona serozan ve ekolünden aldım. tek numaralılar hocalarından bizim kadar memnun değillerdi diye hatırlıyorum. ama ikinci sınıfta biz borçlar hukuku derslerini rona serozan emekli olduğu için kürsünün diğer hocalarından alırken, tek numaralılara galatasaray üni.'den gelen nami barlas ders veriyordu. zorlansalar da memnundular adamdan.

ceza hukuku derslerini füsun sokullu akıncı, adem sözüer (dekan oluyor kendisi) ve uçuk bir vakıf üniversitesi öğretim üyesinden alıyorduk, tek numaralılar fatih selim mahmutoğlu'ndan alıyordu dersleri. hiç dersine girmedim ama hakkında çok iyi şeyler duydum.

idare hukuku dersini biz zehreddin aslan ve kahraman berk'ten alırken, tek numaralılar aydın gülan'dan alıyordu. ve her üçü de kaliteli hocalar olsalar da zehreddin hoca'nın ekolü farklıdır. değişmem onu.

evet çok kaliteli hocalar emekli olmuş, ayrılmış olabilir ancak bir o kadar kaliteli hoca da okulda kalmaya devam ediyor. zaten yarım zamanlı çalışıyor hemen hepsi. farklı okullarda hocalık ve dışarıda avukatlık hizmeti veriyorlar. ama tam gün yasası bildiğim kadarıyla hukuk öğretim üyelerini de etkiliyor. yani tam zamanlı çalışmaları gerekecek. bunun anlamı avukatlığı aynı anda yürütemeyecekleri oluyor. tabi bunu da başkaları üzerinden yapmaya devam edecekler, o paradan vazgeçmek kolay değil. ancak bilmediğim acaba vakıf üni. ile devlet üni. aynı anda yürütüp yürütemeyecekleri, eğer olmuyorsa böyle devlet okulları muhtelemen boşalacaktır, kaçınılmaz olarak. bir profesör 3-5 bin lira maaş alıyor. yarı zamanlı ise bu para da yarıya iniyor. o paradan vazgeçmek daha kolay olacaktır, vakıf üni. ücretleri karşısında.

ha bir de şunu okula gelirsen anlarsın ki hocanın her zaman yaşlısı makbul değildir. daha genç öğretim üyelerinden daha iyi ders dinleyebilirsin, bu sana ve o kişiye bağlı. kimisinin dersine 1 kişi girmiyordu, kimisinin dersinde de oturacak yer olmuyordu. bu iş böyledir.

özetle bunları fikir vermesi için yazıyorum. umarım yardımcı olur. ama yerinde olsam örgün eğitimi tercih ederdim. marmara'da da olsa, örgünü tercih et. ikinci öğretim okumak zordur genelde. ama illa ist. diyorsan gel, gör, yen.

(bkz: et beni) ?

resimlere baktımda sanki degil gibi. cunku deriden ayrı bir parçaymış gibi sırıtmıyor.

sivilce?
(yüzde olanlar aslında akne, vücuttakinden bahsediyorum)

yok abi sivilce degil. ya varya genital yerde olmasa cekip capsliycem. bende bu 8 senedir var galiba kucuk birsey yumurtalıklarda... ama kıllı tehlikeli falan birsey degil. galiba jiletle kesmistim oyle olusmustu emin degilim.

çıban?
herpes?
uçuk?
:)

neyse ya belkide et benidir emin degilim...

hocam sanırım siğil den bahsediyorsunuz ^_^

hafız siğil değil ona ilaç aldım kullandım geçtide şimdi bu adını bilmedigim seye karşı kullanmak istiyorum.

siğillerinde farklı türleri var hocam , emin değilim ama düz siğil olabilir mi acaba ? (flat wart)

healthguide.howstuffworks.com

bence senin bahsetiğin şey kıl dönmesi kıl içerde kalıyor o yumuşakken çıkarmazsan öyle kalıp taş gibi ben gibi bişey oluyor.

@busuta: kardes buna benziyor ama o kadar koyu degil az daha acik ama benziyor gibi... en yakın senin cevap gibi ama hafızda kıl dönmüş falan dedi o da mantıklı gibi...

img.medscape.com

eger bunun gibiyse kondilom bu.

hocam büyük ihtimalle düz siğildir o , benim bileklerimde vardı ondan dediğin gibi koyu değil böyle aynı deri renginde , açıklar yani. ben verrutol sürmüştüm bi tanesine önce gitmedi ama bir ay sonra hepsi garip bi şekilde kayboldu , yani sadece bi kere ve bi tanesine kullanmıştım. sanırım o ilaçtan dolayı geçmediler ama gittiklerine sevindim açıkçası. verrutolden önce kullandığım başka bi ilaç vardı, bildiğiniz deriyi eritip iz bırakmıştı. o yüzden siğil ilaçlarını kullanırken dikkatli olmak lazım ^_^ geçmiş olsun tekrardan

sinema yedinci sanat: yok üstadım yani kötü görünmüyor durun ya capslicem...

ps: karanlık cıkıyor olmadı.

Eğer genital bölgedeyse normal siğil de olsa, kondilom da olsa, herpes vs de olsa cok buyuk ihtimal cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Mutlaka erkekseniz üroloğa kadınsanız jinekoloğa görünün. Koter vs gerekebilir. Hatta partnerinizle beraber tedavi olmanız da gerekebilir.

recuva işe yarıyomuş, ama bende bi sike yaramadı.
katz.cd'den tam sürümlerini indirebilirsin, orayı da denedin mi?

buraya yazdıktan sonra recuvayı gördüm bildirgeçte onu denedim de 13000 şarkının bilgisayarda olan 2000 civarı için kurtarılabilir, bi bölümü için zor ama denerim, büyük bölümü için senin iş yaş diyo, sanırım bol downloadlı günler bekliyo beni uğraşmıcam ya

sağol black sabahat.

çoğu program bulur ama satın almalısınız der. crack falan gerekli. bence easeus data recovery wizard professional güzel.

the last lecture uzerine tanimam.

(bkz: i have a dream)

(bkz: avucunuzdaki kelebek)
çok etkilenmiştim.

aynen aynen. ben de aradım şunu buldum:
www.sonsayfa.com

artık rahat uyuyabileceğim. çooo...k teşekkür ediyorum :)))

merak edenlere tam metin: hurarsiv.hurriyet.com.tr

easy rider ?

www.imdb.com

edit: soruyu yanlış anlamış da olabilirim. kısfmet:\

rocknrolla

rocknrolla

(bkz: almost famous)

velvet goldmine: www.imdb.com

(bkz: dazed and confused)
(bkz: the doors)

bazı maddeleri kapsamasa da (bkz: the boat that rocked )

(bkz: detroit rock city)

Rockstar (2001) ------> www.imdb.com
Almost Famous (2000) --------> www.imdb.com
Across The Universe (2007) ------> www.imdb.com

not: Rockstar filmini kimsenin önermemiş olmasına çok şaşırdım. Dediğin temanın ''kralı'' olur da kendisi... İyi seyirler.

the boat that rocked

hellride-tarantinudur haa

sid and nancy

1)genelde kizilay cadirlardinda falan veriyor insanlar, ben de 4 yildir veriyorum, hepsi kizilay cadirinda, bi sorunla karsilasmadim.
4)orda zaten sana bunlari soyluyorlar, hemen kan vermeye almiyorlar, once ufak bi testten geciyorsun kan vermeye uygun olup olmadigina bakiyorlar, degerler du$uk cikarsa zaten kan vermene izin vermiyorlar. meyve suyu topkek falan veriyorlar, onlari tuketiyorsun, yakla$ik 20 dk suruyor. oncesinde tabi bi iki kagit dolduruyosun falan. 2 saat boyunca bol sivi tuket, agir i$ yapma, alkol sigara kullanma, dikkatli ol diyolar, gonderiyolar.

Kızılay'a kan vermenizi tavsiye etmem. Zira sizden beleş aldıkları kanların ünitesini 300 liraya satıyorlarmış mağdur insanlara.
Onun yerine, kan aranıyor duyurularını takip etmek daha mantıklı gibi...

1- yukarda zeynep kamil hastanesi mi ne onun ıcınde de vardı bi kızılay uzak biraz sanırım. ben karsının kan bagıscısıyım. fekat, konteynır olsun cadır olsun hijyene dikkat ediliyor.

2-kan verirken kapma kalmadı artık tum ekipmanlar tek kullanımlık sana gostererek ambalajı acıyorlar.

3-o dedigin zor hocu, git konus doktor bişiler yapabilrise bi ihtimal

4-tok gittigin surece aksam sabah fark etmez, zaten öncesinde test fln var.

kan zaten sgk tarafından karsılanan bişey ? satıyorlar derken ?

kızılayın kan sattığını hiç duymadım.
aids veya başka bir hastalık kapmak da kan verirken değil kan alırken olan bişey.

testler dışında kan vermeden önce size bazı sorular soruyolar. onlara uygun cevap vermeniz lazım. mesela;

uyuşturucu madde kullandınız mı?
son 24 saatte alkol yada ilaç kullandınız mı?
son 24 saat içinde cinsel ilişkiye girdiniz mi? (düzenli olarak kan veren abaza bi arkadaşımız en sonunda hemşireden utanıp bu soruya evet cevabı vermiş ve kan verememişti mesela)
tek eşli misiniz? korunuyor musunuz? vs gibi

geçenlerde yeditepe üni. hastanesinde (bostancı e5) birşey için gittiğimde bari kan vereyim beklerken dedim (a+) çok rahat bulunan bir kandır belki almazlar bile diye düşünmüştüm ancak oradaki görevli, en çok da buna ihtiyaç duyuluyor, alırız tabi dediler ver aldılar :)
buraya verebilirsiniz ama ben kızılayı tavsiye ederim.
1. uygundur
2. sizden kan alacakları alet edevat tek kullanımlık poşetlerden çıkartılır, gözünüzün önünde açılmasını istediğinizi söyleyin yeter.
3. evet, tabiiki. zorla gözünüzü neden açtırtsınlar ki?
4. valla bünye meselesi. kanı veriyorum 15 dakika kadar sürüyor sonra 4-5 dakika uzanıyorum (zorla) sonra eyvallah diyip çıkıyorum. en kötü ihtimal 20-25 dakika kadar sürer, biraz uzanırsınız verdikleri meyve suyunu içip gönül rahatlığıyla devam edersiniz.

5. verin, sallamayın. güzel birşey bu.

(git: 161321)
www.eksiduyuru.com

evet, arkadaşın yazdığı elemandı. ama mesaj attım, cevap yazmadı. güvenilirliğinden şüpheliyim.

maltepeymiş zaten, bana çok ters olurdu. burda ilan verip de satmaya yanaşmayan elemanlar var cidden, ilginç.

bu arada ben birinden buldum, kapıda verecek 60 tl'ye. black sabahat, eğer hala arıyorsan, iki bilet satıyordu, birini ben alıyorum. onunla iletişime geçirebilirim seni de. (duyurudan bulmadım, facebook grubundan buldum)

ben de 60'a buldum, gerek kalmadı :)

ben sadece gidiş faslını biliyorum, gerisi hakkında pek bi bilgim yok henüz. gidiş süreci ise, aşırı sıkıntılı.
gidene kadar ebeniz şeyoluyor. bi kere şirketlere kesinlikle para kaptırmasın. kendi başına halletsin her işini. şirketler 1690€ istiyor sırf danışmanlık için.

başvuru süreci var(okula direkt mail atsın, türk çalışanlar var), kabülün gelmesi 2-3 ay alıyor. sonra vize başvuru hazırlığı var(acayip zor), vizeye başvurana kadar dünya kadar para harcıyosunuz. ve vize en aşağı 2 ayda çıkıyor. 7 ay bekleyip red yiyen biliyorum.
bu işler sakat.

oraya gidene kadar en aşağı 1 yılı kaybolacak. 1 yıl boyunca hayvan gibi para harcamayı, sıkıntı stres yapmayı göze alıyorsa, gitsin.

not: danışman şirketlerinin dediklerinin çoğu palavradır, hiçbirine inanmasın.
şu link'ler yararlı; universite.at ve www.facebook.com (facebook link'inde işin ne kadar zorlu olduğunu görebilir)

ben de çok köklü olmayan araştırmalarımla pegasusu buldum.
lakin yazın gece saat 2de indiğini dikkate almakta fayda var.

germanwings, airbaltic ve anadolujet fiyatlarına da baktınız mı?

tesekkurler arkadaslar. soyle ki; o 2'de inme olayi beni de biraz dusundurdu. bi de almaya gelecek olanlar var, daha havadayken kufuru yiyecegiz :)

anadolu jet, airbaltic ve german'a baktim zira gidis donus 250 euro civarlarinda. pegasus'da 350 tl filan, ciddi fark var.

arabayla mi gitsem yoksa :)

bende de oluyordu bu, lensi değiştirdim, geçti.

gözünüz kuruyor mu? ya da toza toprağa maruz kalıyor musunuz?

toz toprağa maruz kalmıyorum, ama gözümün kuruyup kurumadığından emin değilim :)

sıcak ve nemli havalar zarar veriyor olabilir.

göz kuruluğu olabilir 2-3 tl ye gözyaşı damlası var eczanelerde. bir de göz bazen lensi kabul etmeyebiliyor. alerji mi ne deniyor bilmiyorum. doktora gitmekte fayda var en kısa zamanda.

karasal iklimi olan bi yerde yasiyorsan ya da klima vs olan ortamlarda cok bulunuyorsan cabuk kuruyor lensler.. eger kurumaysa sorun yapay goz yaslari satiliyor.. gunesten olacagini sanmiyorum..

geceleri cikarmiyorsan eger cikarmayi dene.. yatarken takma yani lensleri..

solusyonu degistirdiysen yakin zamanda onun etkisi olmus olabilir.. degistirmediysen de degistirmeyi dene :) solo care aqua kullaniyorum ben baya da memnunum..

hic biri olmazsa da at simdiki kullandiklarini.. yeni lenslerle de olursa bir goz doktoruna gorun..

aklima gelenler bunlar..

evet aynı şey bana da oldu. normalde lensi 2 ay falan kullanıyordum ama bu 20 gün sonra batmaya başladı. sonra 3 çift aldığım için hemen yeni bi tane alamadım. ama onlar da 2. günlerinde batmaya başlayınca gittim, sordum. lensin üretim tarihiyle alakalı olduğunu söylediler. hatta dükkanda varsa alma hemen dediler, sipariş verelim şu zaman gelip alın diyenlerden alın dediler.

ben 1 senedir kullanıyorum sadece dışarı çıkarken takıyorum evdeyken bilgisayar başında gözlük kullanıyorum. sanırım böyle dönüşümlü kullanmak bi süre rahat ettirir sizi.ama sıcak havalar çok fazla etkiliyor.

tabela üniversitelerinde ve özellerde mümkün sadece.

o mantıkla koç'ta mümkün o zaman.

çok çalışırsan olur heralde. özelde aşırı idealist hocalar yoktur gibi bir varsayımım var çünkü.

yeditepe'de vaktinde kızın biri yapıp (kimya mühendisliğinde) boğaziçi'ne geçiş yapmış. yapan var yani. ama öss'de derece yapmak daha kolay şahsen.

çok çok çok zor.

aşırı çalışmanın yanında şans faktörüne de bağlıdır. bizde aa vermeyen hoca vardı mesela. kimseye aa vermiyor adam ne yaparsan yap. böyle bir durumda 4.00 yapma şansın yok.

Boğaziçi bilgisayar son 2 senedir 4'le mezun veriyormuş.

bu sorundan, üniversiteye bu yazdan sonra başlayacağını anlıyorum.
ben de böyleydim, tam istediğim bölüm, hepsinin amına koyacam, 4.00 yapacam diyodum; ama sene sonunda ortalamam 1.8'in altındaydı.

demek istediğim; hangi üniversite olursa olsun, hocaların çoğu ezik ve götleri kalkık. o yüzden sen ne kadar kendini paralasan da yüksek not alamazsın. çalışmayla alakası yok, derslere girmeyle de alakası yok. kimse çözebilmiş değil bunu...

velev ki mümkün; uğraşmaya değmez.

boğaziçi'ne geçmek gibi bir mantığım yok zaten direk boğaziçi yazardım en başta.

bölüm makine mühendisliği o yüzden birkaç kişiye sordum imkansız dediler. ben master için aslında düşünüyorum bunu. yurtdışına burslu gitmek yüksek gpa olmadan imkansızmış sanırım.

iu kimya muhendisliginde bunu senelerdir yapan yok. en son yapan da zaten simdi asistan ve doktorasini hazirliyor.

yuksek gpa'dan anladiginiz 4.00 olmamali. 3.50 ve uzeri iyi bir gpa'dir.

Odtü'de makina'da bunu yapan bi tanıdığım var.
sadece hazırlıkta verilmiş bi fire var o da AB.

asjdadjasd özellerde mıy mıy mıy

yok paşam her yerde mümkün.

ya ciddi anlamda zeki olman ya da hayvanlar gibi calisman ve sosyal hayatinin olmamasi gerekiyor.. ciddi anlamda zekiysen bile calismadan yapilabilecek bi sey degil tabi ki.. odtu ee'de yapan da taniyorum bilkent ee'de yapan da.. yani yapan adam her universitede yapiyor..

sonra amerikaya gidiyor.. master yapiyor.. $5000-$6000 net maasla ise basliyor..

şu özellere bok atma olayının da boku çıktı artık. itü'de okuyan arkadaşım da bu sene okula gitmedi nerdeyse yata yata geçti. aynı mantık.. özeli, devleti yok bu işin bence. yani varsa bile adı duyulmamış dandik okullarda vardır ki yine hem devlet hem de özelde bence bu işte kaytarma vardır..

neyse...

ben bu sene hazırlık okudum, bitti geçti. ortalamayı yapabilecek kapasite var gibi geliyor. hazırlıktayken mat 106 sınavının tamamını çözüp arkadaşa anlatıyodum. tabi bu ilk sene için. diğer senelerde çan olunca 15 falan geliyomuş. 30 alan ''a'' getiriyomuş diye söylentiler vardı zaten. master olayı çok yüzeysel kaldı. mesela çok çok iyi gpa yapılsa bile bursu verecek adam nerden bulunur ki?

mühendislikte olmaz o iş, çalışmak yetmez bunun labı var projesi var. bazı küçük üniversitelerdeki iletişim ya da eğitim fakültelerinde belki...

özel üniversitede quizlere bile 3 gün çalışarak başardım. birinci sınıfın 2 döneminde de. ama her dönem 4.00 yapmak için sosyal hayatından ciddi özveride bulunman lazım.

devlet üniversitesinde ise zor. illa bir tane yavşak hoca çıkar.

okulda çan sistemi varsa ve sen hiç bir dersi kaçırmadan iyi çalışıyorsan neden olmasın =)

ama çan olmayan okullarda ya da bölümlerde her sınavdan 90 üstü alman biraz fazla kasar yahu.

valla çok zor 3.70 ile mezun oldum ama zaten mezun olduğum alanda 6 yıldır çalışıyordum ve daha önceki üniversitemden dolayı bazı derslerden muaftım ve de deli gibi çalıştım buna rağmen 3.70 sen düşün

her derste çan var mı bilmiyorum. termodinamik dersinden de 90 alan adam çıkmış mıdır tarihte o bile meçhul.

ayrıca baya cevap geldiğine göre bu konuda, hakikaten kasış bir durummuş :)

Çalışmak+kavrama yeteneği lazım. Kiminin kavrama yeteneği azdır, daha çok çalışarak eksiğini giderir. Ne kadar çalışacağınız size bağlı. Kavrama yeteneğiniz azsa aynı şeyleri derste bir kez dinleyerek anlayan biriyle yarışabilmek için günde 24 saatten fazlasına ihtiyacınız olur.

amma da bilgi kirliliği var ya!

Once ozeller hakkında konusayim, ozellerde 4.00 yapma sansin daha fazladir neden? cunku adam gibi calisip adam gibi en yuksek notu aldıgında sana a gelir kimse ben a vermiyorum diyemez dese bile bu oldukca istisnai bir durumdur. Bunu sadece sizi sevdigi icin yapmaz, haksızlık yapan bir akademisyen kolay kolay iyi bir universitede barınamaz.

Devlette evet yavsak tipler var, yıllar oncesinden kalan kendini yarı tanrı goren moronlar. Ancak sene basinda bolum baskani ile konusup derdinizi anlatirsaniz hem hocaya kendinizi tanıtırsınız hem de bir haksızlık karsısında gideceginiz bir kapı olur.

Yurtdısında 4.00 la gitmen cok sekil olur ve kabulunu kolaylastirir ama bu demek degil ki tek sart 4.00 olmali. unutma ki saglam bir referans mektubu 3.01 gpa li bir ogrenciyi senin ustune rahatlikla cikartir.

ksıaca her okulda her bölümde birilerinin efsaneleştirdiği, yaptığı yada yaptığını sandığı adamalr vardır. illaki vardır, ama kişisel kanaatim orta2de karnende hepsini beş getirmeye benzemiyor ne yazkki.

lisede 5.00 ile bitirip üniversiteyi 5 buçuğa uzatan insanlar tanıyorum.
bakınız ben.

bilgide okuyorum, 3.sınıftayım bişi sormak istersen sozlukten ulasabilirsin istedigin zaman

sözlükte mesajlarınıza bakınız...

ben de bi tabela üniversitesinde bu bölümü okuyorum.
tek diyeceğim; istanbul ve ankara dışında kesinlikle okuma bu bölümü!!! istanbul üniversitesi iyidir, kendini de geliştirirsin.

evet öyle diyorlar. bakalım istanbul üniversitesi olursa.

6 yıldır okuyorum ayıptır söylemesi.
dışişleri bakanlığı gibi bir fantezin olabilir. fanteziler iyidir ama elde patlama ihtimalleri çok yüksektir.
mülkiye'de falan okuyacaksın, zehir gibi, canavar gibi olacaksın ki, ancak öyle.

özel sektörde seni işe alabileceğine inandığın amcan, dayın, teyzen vs. varsa, onlara güveniyorsan eğer, uluslararası ilişkiler okumak öğrenim hayatın boyunca keyifli olabilir.
ha sen neden 6.senendesin dersen, çok keyifli geldi bırakamadım derim.:)
iktisat, işletme falan okuyup, zevksiz, eğlencesiz derslerle geçen 4 yılın ardından o adamla aynı pozisyonda işe gireceksen, hiç düşünme uluslararası ilişkiler oku.
en öküzüne bile vizyon katıyor, genel kültür oluyor en azından.
ki o "en öküzü" ben oluyorum.

yine de tercih yapmadan önce çok iyi düşün, sağlıklı karar ver.
sonra 4 sene boyunca kulaklarımız çınlamasın burada.

mülkiye tipi özel hırsların yahut dışişlerinde dayın yoksa girme.

yok hayır güzel ortalama yapıp, akademisyen olup, üstüne yurtdışında doktora patlatıp okuyup yorumlayarak geçecek bir hayata evet se, oku. bir şeyler katabileceğin ve disiplinlerarası çalışabileceğin en güzel bölümlerden biridir (hatta bana kalırsa en güzel bölümdür. bi de felsefe. ehe.)

çoğunluk iş olanağı yok diyor. hani zevkli bölüm de diyorlar okumak istiyorum ama iş olayına da kafam takılmıyor değil. tanıdığım falan da yok bir yerlerde. ama neden illa mülkiyeli olmak gerek? istanbuldan falan da olur?

alabilirsin tabii. genelde ertesi güne çıkıyo pasaport.

bu konuda bi bilgim yok ama bazı arkadaşlar artık pasaportun adrese geldiğini, en az 1-2 hafta sürdüğünü söyledi.

yeni pasaportlar artık eskisi gibi hemen verilmiyor. en az 1 hafta bekliyorsun diye duydum.

ben de ankara'da yeni uzattirdim pasaportumu, arkadasim da sifirdan aldi. ertesi gun ikimiz de aldik pasaportlari. yalniz bunun icin tek sart sabah cok erken emniyete gitmen gerekiyor. soyle ki, ben 06.25te emniyetteydim 126. sirayi alabildim. orada bekci gibi bi amca listeye isim yaziyor, o listeye gore iceri aliyorlar. 8den sonra sira kalmiyor...

vize için konuşabilirim hollanda için vize görüşmesinden 7 gun sonra veriyorlar vizeyi

yeni pasaportlar çipli. eskiden başvurduğun günün akşamında elinde oluyordu ama artık pek mümkün deği. benimki 4 günde geldi ama ortalama 6 7 günde getiriyorlarmış. ayrıca ankara da öyle mi bilmiyorum ama istanbulda internetten randevu alacağın zaman en erken 2 hafta sonraya verebiliyorlar. emniyet müdürlüğüne gidip, bilgi almanda yarar var bu konuda. belki erkenden gidersen belgeri götürüp bırakabilirsin. ama 4 günden erken geleni duymadım.
hee birde schengen ülkeleri 1 yıldan az pasaportlara vize vermiyor haberin olsun.

bir zamanlar hoş bi "sırt"ı vardı ama şimdi nasıldır bilinmez...

www.resimresimleri.net

iğrenç ötesi buluyorum.

ben bile daha güzelim bak o derece.

imajı berbat. boyu kısa. yüzü fena değil ama imaj bunu da gölgeliyor. şarkılarından ve ait olduğu kültürden de nefret ediyorum, ondan dolayı kendisine pek sempati besleyemiyorum.

yüzünü maymuna benzetiyorum.

bir gün deseler ki yok et birini suç sayılmayacak. işte o gün gülşeni bulur kafasını koparırdım. Hrrr

dunyanin en cirkin ucuncu insani.

severim ama nedeni çok özel. (:

tarzını da, şarkılarını da, kendisini de hiç sevmem. gayet çirkin, kısa boylu bir şarkıcı. ayrıca bende inanılmaz bir burun hastalığı vardır. şu dünyada bir burun takıntısı yarışması olsa en iddialı yarışmacılardan biri olurdum ve şimdi merak edip burnuna baktım ve gayet de çirkin olduğunu belirtmeden edemicem. yaa bana aşırı antipatik geliyor.

bence yüz olarak gayet güzel. fiziğini ise tam bilmiyorum ama illaki iyi bakıyordur. gözleri ayırdedici özelliklerinden bi tanesi bence.

burun agiz ve cene uyumu cok guzel, teninin tonu da cok hos, yuzu dikkar cekecek kadar estetik bence...koyu saclar daha cok yakisiyor...

suratta sivilce falan da vardı galiba

bacakları çok çirkin. futbolcu gibi parantez bacaklı.

bodrumda bir süre konuştum bile... dünya gözüyle görünce hiç çekici ve güzel değil üstüne üstlük bacammmm kadar. kediye benzetiyorum.

kadın kişisi olarak diyebilirimki seksi hatun.neresi? sırtı evet ve omuz kısmındaki kemikler..bi de incecik bi çene yapısı ..

evet.

tivibu

hani yok? gitti mi?

şimdi çıkmış.

(bkz: house)
(bkz: seinfeld)

(bkz: fringe)
(bkz: house m.d.)
(bkz: the it crowd)
(bkz: chuck)

(bkz: 30 rock)
(bkz: desperate housewives)

ve kesinlikle; (bkz: mad men)(bence acıklı değil gibi ama size göre nasıl olur bilemem)

(bkz: scrubs)

(bkz: dexter)
(bkz: rome)
(bkz: masters of horror)
(bkz: fear itself)

la niye kimse yazmamış

(bkz: friends)

(bkz: the office)

ing. geliştirme konusunda film değilde dizi seçmen güzel olmuş 1-2 bölüm izledikten sonra seslere hemen alışıyorsun altyazıya bile gerek kalmıyor.

şamşırdım, kimse yazmamış

(bkz: it crowd)

(bkz: chuck)
(bkz: fringe)
(bkz: doctor who)

komedi friends

(bkz: fringe ) (bkz: lost room) (bkz: criminal minds) (bkz: monk) (bkz: legend of the seeker) (bkz: house md)

lan tabiki de (bkz: seinfeld)

"coupling" olmazsa olmaz.
bir de "oz"

gezi parkının orada mcdonalds'ın biraz ilersinden kalkar..
10 lira gibi bi şeydi..

havaş'ın yeri var mcdonalds'ın yanında. taksim'deki otobüs duraklarının arkasında kalıyo. üzerinde havaş yazan otobüsleri görünce anlarsın.
gece olduğu için hızlı gidiyo. 45 dakikada sabiha'dasın.

edit: 13 lira.

havas ise, meydanda mc donald ın ilersi biraz.

2.'si, where the heart is, olabilir mi?

1.si supernatural 2x07 usual suspect adlı bölümün ana temasıydı (esinlenilen fiilm).belki buradan bulabilirsin. aslında aklımda öyle bir çok dizi ve film var hepsi birbirine girmiş durumda... bebek evi filminde bile kızıen son duvarın içinde buluyorlardı... :S

nereden baktiginiza gore degisecek olsa da:
the kite runner
stand by me

kadin arkadaslar olaraktan Fried Green Tomatoes

şaaaahane bi filmdir:
(bkz: harley davidson and the marlboro man)

(bkz: kurz und schmerzlos)

thepiratebay da vardı galiba;)

(bkz: the boy in the striped pyjamas)
(bkz: mickybo and me)

çocuk gözüyle.

Mystic River

mystic river +1

the sleepers

the bucket list- morgan freeman&jack nikılsın

four brothers veya six brothers gibi bir film vardı. çok duygulandım bağlarına.

oyle bi urun var mı ki ?

var şekerim. sizin kullandığınız sakal için. bizim kullandığımız yerler daha aşşağıda kalıyor hassas bişiler lazım. hatta çilek aromalısı bile var sen ne diyrsun

heryerde var migros gibi..hatta bakkallarda bile var artık

yok ablacım gittim depolarına bile baktırttım bize gelmiyor dediler:( tansaş ve migrosa gittim

tshop-istanbul

alalal gecenlerde aldık biz ya
carrefourda var ama ondan kesin eminim

böğk çilekli mi. ıyyk.

watson's'ta kesin vardır, seyahat boyları sürekli bulunmuyo ama battal boyları mevcut.

giletteninkini karfurdan alıyorum
bir de watsonsta başka bi marka görmüştüm

bence gilette jel in en hassas ciltler olanindan al o ürün kadin erkek farkini ortadan kaldirir.
www.ozelsiniz.com

türkiye'de maalesef pek bulunmuyor bunlardan. hatta kimse ne olduğunu bile bilmiyor. gillette'inkini almıştım ben geçen sene ama bi daha bulamadım ondan.
2 gün önce de watsons'tan aldım, bi orda var benim görebildiğim. watsons'ın özel getirttiği ürünlerinden, gayet memnunum.

not: bu ürünün türkiye'de bulunması çok zor olduğundan ve stoklarım bittiğinden, erkekler için olanından denemiştim. hiçbir işe yaramıyor hem de cildi berbat ediyor. "sakın" diyorum.

yahu madem bu kadar güzel bişey biz erkekler de sakal traşında onlardan kullansak olmaz mı?

valla sesi bilmem de, bitenekadar.com ve bendeistiyorum.com satıyor ara ara. 10-20 liraya falan var. başka yerlerde üst modeller 100 lirayı falan geçebiliyor.

migros'ta 10 liraya satılıyor. bitenekadar'ın klasikleşmiş ürünü olan 3'lü laptop fan'ının aynısı.
en ucuzu bu. ama çoook soğutmuyor.

zamanında o plastiklerden de kullandım ama hiçbir faydasın görmedim.
önereceğim soğutucu, "ZALMAN ZM-NC1000". iki yıldır kullanıyorum ve çok memnunum.

geçen sene gittik, berbattı, hiç tavsiye etmem.
festivalin olduğu yerle, otellerin arası baya var. yürüyerek yarım saat falan. apart derken? pansiyon diyorsan festival alanına yarım saat uzakta (yani foça merkezinde) var bolca. ama çoğu dolu oluyor.

Foçanın her yerinden Rock Tatili'nin yapılacağı alana yürüyerek gitmek mümkün. Festivaldan dönüşte yorgun düşerseniz de minibüsler çalışıyor. O yüzden Foça ya da bazı yerlerde geçtiği şekilde "eski foça'da (merkezinde tabi ki) herhangi bir pansiyon, apart otel, hotel işinizi görecektir.

İngiliz Burnu'nun hemen etrafında kalınabilecek yer yok sanırım. Ama 20 dakkalık yürüyüşün de çok sorun olacağını sanmıyorum.

Askeriyeye yakın yerler seçerseniz, daha da rahat edersiniz. Biz geçen sene Siren Pansiyon diye bi yerde kalmıştık mesela. Oradan festival alanına yürümek 20 dakika falan sürüyordu.

Haritada Festival Alanını ve Kaldığımız yeri de göstermeye çalıştım, bundan yola çıkarak, kalan bölümleri Google ve Google Maps kullanarak halledebilirsiniz :)

img46.imageshack.us

..

black sabahat'la aynı anda yazmışız. ben de gitmeni tavsiye edeyim bare. geçen sene ben de gittim, çok da eğlendim, genelde akşam 9 gibi giriyodum. festival alanında kalmayı falan hiç düşünmeyin ama, aşırı rüzgarlı, engebeli bir arazi. zaten geçen seneki festivalin yorumlarını okursanız, her şey yazılmış (bkz: rock tatili 2009). ben pansiyonda kaldım, gayet de memnun kaldım.

1- çoğu zaman fitaminlerle ilgili olabiliyo kaptan ona bi baktır önce
2- aga çok saçma gelicek ama, yıkadıktan sonra çok çok iyi durula saçlarını, bunun önemini hayal bile edemessin.

saç demir eksikliğinden de dökülebiliyor. ben çam terebentin kullanıyordum. ben de gayet de işe yaramıştı ama sözlükte olumsuz tepkiler almış :)

aha aynı ben.upuzun saçlarımı kestirdim bir kere olmadı.dökülmeye devam ettiler.bir daha kestirdim.yine olmadı.sonra da amaaaan ne haliniz varsa görün dedim.fön,maşa vb. şeylerden uzak tuttum dökülmesi durdu biraz.
karanfilli suyla yıkayın.zetyinyağıyla bakım yapın.ama kimyasallardan azıcık uzak tutun.sonsuza kadar dökülecek hali yok ya durur elbet.gidenlerin yerine yenileri gelir ki benimkilerde çıkıyor artık.gıcık görünüyor ama olsun uzayacak elbet:)

1-kan testi yaptırmalısınız
2-dediginiz şampuanı bilmiyorum ama doktor bana inneov densite'i önermişti.
3-cildiye ya da dermatoloji.saç dökülme mevzusu biraz lüksü girdiği için çok sallamıyorlar.bana ilk gittiğimde 'şitrestendir bağğyaan' demişlerdi araştırma hastanesinde.baya tartışmıştık.
özel muayene imkanınız varsa gidin derim.ama siz bunu stres yaptıkça daha da dökülürler.

mutlaka hormon testleri yaptır. cerrehpaşa tıp fakültesi bu konuda gayet ilgili. kansızlık varsa tedavisi daha kolay, umarım strese bağlıdır

Testesteron fazlalığında saçların döküldüğü bilinen bir şey. Peki hangi hormonun eksikliği dökülmeye yol açıyor ki?

Benim de uzun zamandır dökülüyor hiç bir çare bulamadım. bioxcin,minoxil, finasteride falan kullandım. Medobiotin de aldım hatta yanında. Ama zerre kadar azalmadı dökülmesi.
Hastaneye bu kez kan testi yaptırmak için gitmek istiyorum. Dermatoloğa diyeceğim ki; "bana et ve şarap..." dur lan yok! vitamin ve hormon testi yap bana.

bepanten+avigen+badem yağı

gerçekten işe yarayan bir ilaç tavsiye edeceğim: minoxil. sevgilim kullanıyor ve cidden faydasını gördük. ama düzenli kullanmak lazım.

Erkek tipi saç dökülmesini durduğu kantılanmış ilaçlar sadece minoxidil ve finasteride içeren ilaçlar zaten. Bioxcindir, bioblasdır boktur püsürdür hepsi yalan.
Özellikle saç dökülmesini engeller diye satılan şampuanların hiçbiri işe yaramaz. Şampuandan saç bakım ürünü olur ama kesinlikle erkek tipi saç dökülmesini önlemez.

bepanten+avigen+badem yağı+yumurta karışımını ayda iki kere yapmanı tavsiye ederim. Feci işe yarıyor. (Tabii sen yine de mutlaka bir doktora görün, bu işin vitamin, besleme yanı.)

otelin numarası felan yazıosa problem yok , en çok yapabilcekleri şey arayıp sormak olur herharlde onun dışında bence hiç bi sorun çıkmaz.

pin kodu kismini karala, istersen email adresin olan yeri de karala, sonucta gerekli seyler degil onlar bu belgeye bakacak sahislar icin.

ara bilgi: eğer otel rezervasyonu göstermelikse, vizeyi aldıktan sonra iptal et. oteli arayıp soruyolar.

civilization beni çok sarıyor.

bir de neverwinter nights 2'yi çok uzun oynamıştım.

total war serilerini de düşün, onlar da baya sabahlatıyor.

nwn2 nin methini duydum olabilir.

Civ 3 ve Civ 4 hastasiyim zaten cokca oynadim ama bu aralar oynayasim yok.
Total war iyi hatirlattin bunu, aliyorum listeye.

kesinlikle dragon age, ilacın bu bak net söylüorum :) sonra, henüz oynamadıysan planescape torment.

Sims 3!!!
10 dakka başından kalkabilirsen adam değilim:)

tamam, sims 3 iyi fikir.dragon age'i biliyorum ama başlayıp başlamamak konusunda çok kararsızdım yani oblivion kadar detaylı mı acaba diye düşünüyordum. sanırım onu da alacağım.

müşteri adına yapılacak tev, tema, cağdaş eğitim derneği bağışları. bence en başarılısı o. bir de mail ya da zarf gönderilirse müşterilere "bağış yapılmıştır" diye hoş olur. oluyor

www.uygarliklaratolyesi.com şeklinde reprodüksiyonlar hoşuma giderdi. bunlar aynı zamanda siparişe özel de döküm yapıyorlar, böyle minik minik, tebrikler vs şeklinde.
misal, bir hukukçu olarak www.uygarliklaratolyesi.com şu parçanın bana hediye edilmesi beni çok etkilerdi. :)

pahalı :)

firma hangi alanda çalışıyorsa o alana yönelik hediyeler olmalı. banka ise bonus, telekom ise ücretsiz konuşma..vb hem firmaya maliyeti daha düşük olur, hemde iyi uygulanmamış CRM yöntemleri nedeniyle hediyeye tepki duyacak müşteri sayısı az olur.

müşteride marka bağımlılığı/sadakat yaratmak için hediye işine girdiyseniz, çok çok çok ince işlenmiş analizlerinden sonra fiyatı düşük ama müşterinin ilgilendiği alanlara has hediyeler olabilir. sanatın, doğanın ön planda olduğu hediyeler olabilir.

ajanda, kalem tarzı eşantiyonlar..

hediye kartı

hediyenin ne olduğu önemli değil. geçen pwc'den bana 4 ortalı defter ve bir kalem verdiler dibim düştü. defter o kadar güzel ki anlatamam. yazamıyorum kıyamıyorum. kalem simsiyah zaten o da ayrı cool. anlayacağın bence hediye pahalıdan ziyade güzel olmalı. garanti üstünde garanti yazan bardak verse ne olur vermese ne olur. reklam kokmamalı hediye ve klas olmalı.

kişi başı bütçe nedir?

evet. doktorculuk seviyorsan özellikle. ama yine de bir şans verilmeli çünkü bu bakış açısıyla herhangi bir polisiye dizi izlemek mümkün değil. her zaman bihter ölmüyor sonunda.

1. ve 2. sezon hep öyleydi de, ben şu an 3'teyim mesela. ilerleyiş az az değişiyor. sonu değişiyor bazen, herkes kurtulacak diye bir şey yok. ama köklü bir değişiklik yok henüz...

ama asıl tadı süreçte yaa :)

dizilerin çoğunda olduğu gibi belirli bir yapı house'da da var..dediğin gibi sistemli bir şekilde bitiyor her bölüm..yalnız bunun yanında daha geniş bir hikayede alttan belirmeye başlıyor..emin ol ki diziyi izleyenlerin çoğu doktor hikayelerini sevdiği için izlemiyor diziyi..karakterleri ve alttaki hikayeyi sevdikleri için izliyor.. benim tavsiyem izlemeye devam etmen..

3,4,5,6. sezonlara geldiğinde ve 6. sezonun finalini izlediğinde, 7. sezonu beklerken, bu soruyu hangi akla hareket sordum diye üzüleceksin, günde 1 doz atılan aspirin gibidir.

Evet ama 1. ve 2. sezonlarda doktorluk dışındaki diğer olaylar daha az sanırım. Ben 2 veya 3. sezondan başlamıştım izlemeye ve gittikçe diziyi bütünleyen olaylar da fazlasıyla artıyor. İzle sen izle.

üçüncü sezon finaliyle olaylar dallı budaklı olacak oy oy oy diye izleyeceksin izlemeye devam et arada ilginç bölümler falan da koyuyorlar zaten

olayları değil de karakteri izle. House'un bu kadar ilgi çekmesinin sebebi, House karakteri. Yoksa 50bin tane hastane dizisi var.

eğer kredi kartın var ise telefon ile veya internetten bilet alabiliyorsun , gidince bilet makinesinden kartını geçirip biletini alabilirsin. Diğer soruların hakkında fikrim yok , iyi yolculuklar.

Feribotlarda biletler hemen tükenebiliyor da feribot boş da gidebiliyor.
Yarın cuma, yoğun olabilir. Feribot iskelesine kadar gidip de boş döndüğüm çok oldu benim.
Sizin en azından 1 saat önceden alma imkanınız varsa mutlaka alın, garanti olsun.

pendikten yok bostanci iskelesinden yenikapiya var, ic hatlardan bostanci secip bakarsin saatlerine ama cok fazla sefer yok diye biliyorum.

bir de kabatas-kadikoy-bursa olarak giden deniz otobusu var onu niye dusunmuyorsunuz?

veya ben olsam dogrudan pendik-yalova oradan da otobus ile bursa yapardim..daha kisa surer pendik-yenikapi-bursa yapmak yerine hem de baya bir sefer var hergun. tabi birinde terminale ineceksiniz birinde mudanyaya size kalmis.

Pendik'e giden servisler var otobus sirketlerinin onlar biliyor nereden inip otobuse binebilecegini veya nereden en kolay taksi bulabilecegini. Nilufer veya Kamil Koc ile gidebilirsin. Alternatif olarak Bursa - Kadikoy - Kabatas Deniz Otobusu var ama bir sabah bir aksam o yuzden uymayabilir saatleri.

bursa'dan yenikapı'ya gelip, yenikapı'dan deniz otobüsüyle bostancı'ya geçip e-9'a binseniz?

firmaların servisleri Pendik'e kadar falan gidiyor. Oradan Kurtköy dolmuşlarına binmen gerek. Şöföre de seni sapak'ta bırakmasını söyleyeceksin. O sapaktan da Sabiha'ya yürüyeceksin. (nerden baksan 1 km)

Ha vaktin bolsa otobüsle Kadıköy'e veya Bostancı'ya gidip oradan belediye otobüsüyle direkt havaalanına gidebilirsin.

Ben ise şöyle yapıyorum. Otobüsle Taksim'e geliyorum erkenden. Arkadaşları neyim görüp Taksim'den Havaş'ın servisine biniyorum. (13 tl)

1)yalova-pendik feribot. ordan taksiyle cok yazmıyordu.
2)bursa-yenikapı, yenikapı-taksim otobus, taksim sahiba havaş(13 lira)
3)bursa-pendik (e-5ten gecen varsa bin orda inersin) ordan da bi yol vardır ya la.

daha da ileri gidersen izmite kalkan sevrisler vardır.onlara binersin.izmit otogardan direk bursaya giderin aktarmalı ama güzel aktarmalı olur beklemezsin hiç...
dene derim

bursa-yalova otobus-pendik feribot-taksi veya otobus (taksi fazla yazmaz)

o pasaportu vermeniz gerekiyor ama halen kullanabilirsiniz. yalnız yakalanırsa cezası var.

rom ya da viski güzel olabilir tabi zevkine de bağlı olarak (: şöyle bacardi ya da johnnie walker olsa da içsem şimdi diye düşünüyodum tam :)

tekila!
marketlerde aşırı pahalı zira...

güzel bir malt viski alın derim

tabii ki smirnoff.

benn chivas regal aldıydım, gayet memnun kaldım

bulursan smirnoff north al. pişman olmazsın. :)

tekila.

son entrisini de geçen hafta girmiş.

tatile falan gitmiştir yav.

tam da 1 saat önce aklımdan geçiyodu, acaba nerelerdedir diye :)
endişelenecek bir şey yok, bence gelir yakında :)

başımız sağolsun arkadaşlar....

vardır bi bildiği

benim de kaç gündür aklımda. okuyup kendisinden bişeyler öğreniyorduk şurda

hmm çok extreme bişey olabileceğini zannetmiyorum, eğer bulaşıklar makinada yıkanıyorsa. çünkü calgonun çamaşırsuyu katkılı bulaşık makinası deterjanı var eğer elde yıkanıyorsa elbet ki kalıntı oluyordur.

iyi sekilde durulaniyorsa eser miktardaki camasir suyundan bir sey olmaz. zaten duzgun sekilde durulanmayacak olsa "tat" verir. vucutta birikme yapip zamanla oldurecek bir sey sayilmaz camasir suyu. ona bakarak yillar boyunca maruz kaldigimiz cok daha zehirli seyler var.
her halukarda camasur suyunun bulasiklarda kullanilmasi sanilanin aksine pek saglikli bir durum degil.

@ buffy: elde yıkanıyor bulaşıklar..

çamaşır suyu ve benzerlerinin mutfak araç gereçlerinde-alet edavatında kullanılması sağlıklı bir durum değil. ne kadar yıkanırsa yıkansın bir şeyler kalacaktır.

whichbudget.com'a baktınız mı?

www.airarabia.com 49 euroya bilet bulabılıyorsunuz ben 4 kere gittim geldim !

Devlet hastanelerinde psikolog var. Yok gibi geldiyse söz konusu hastanede var olan izinlidir / ayrılmıştır vb. Ama mutlaka kadrosu vardır ve atamaları yapılır.

peki şunu soralım; hastayla gerçekten ilgileniyorlar mı? zira her gün onlarca kişi geliyor falan...
bir de, kaç ay sonrasına randevu veriliyor?

"şu hastanede var" derseniz süper olur

bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde kesin vardır.

psikoloğa çok hasta gelmez her zaman. hastayla da gerçekten ilgilenmiyorlar. zira pek çok devlet hastanesinde psikologlara psikiyatrist yamağı gibi bakılıp dümdüz teste koşuluyorlar. ama nedir psikolog kendi çabasıyla birşeyler yaparsa yapar.

makul fiyata psikolog ve gerçekten ilgi isteyenler üniversite hastanesi olarak atıyorum Maltepe'yi düşünmeli. Veya muadili başka neresi varsa. Yada seans başı en aşağı 100 ile 150 arası rakamı göze alıp (bu çoğunlukla yere bağlı. atıyorum Cebeci'de yada Sultanbeyli'de bu fiyatlar olmaz) özel ofise gitmeli.

pasaport yeterli

nufuz cuzdanini kimse takmaz.

şimdiye kadar kimse nüfus cüzdanıma bakmadı yurtdışında...

sen al bence. en azından pasaportun kaybolur veya çalınırsa, konsolosluklarda işin daha hızlı çözülür gibime geldi sanki.

ben de benzer bi sorun yaşamıştım, belki yardımı olur:
www.eksiduyuru.com

kamil koç rocks!
fiyat-kalite oranı en yüksek otobüs firmasıdır.

kamil koç rocks! +1

ama rahat hat; tek kişilik koltuk :]

en ucuz bilet 25 lira..
çok kastırırsan 20ye de bulursun belki.
25lik firmalar arasında da en kalitelisi lider turizm.

bursa'da fransızca kursu bile yok, ne porkekizce'si?
eğer kurs bulursan bana da söyle :)

ilan kendini deactive etmiş bulunuyor zira iki hoca bulundu:) ilgilenenler aşağıdaki linklerden kendilerine ulaşabilirler,

bursa.ozelders.com
bursa.ozelders.com

kendim çaldım kendim söyledim gibi oldu ama neyse artık:)

üniversiteniz özel mi devlet mi?

devlet.

hocanın rektörle arası nasıl? devlet üniversitelerinde ne yazık ki işler genelde bu tür kişisel yakınlıklarla yürüyor. politik bir strateji geliştirmelisiniz. iyice sorup soruşturmadan adım atmayınız. bu hoca daha önce soruşturma geçirmiş mi?

umarım sonuç alırsınız.

hakaret varsa direkt savcılığa gidin, rektörlüğe giderseniz olacak olanı söyleyeyim :

hocaya haber verirler, bilgi işleme haber verirler. loglar uçurulur, siz de bakakalırsınız.

maillerin ekran görüntüsünü alın her ihtimale karşı.

@conrad: hocanın babası zamanında dekan mıymış neymiş bizim üniversitede, tek çekincem o. zaman aşımı olmazsa önümde bir yaz var bu ilişkileri araştırmak için.

@kimlanbu: küfür yok ama hakaret var. yani savcılığa gidecek kadar ağır bir durum yok. mail'ler de duruyor bende. o silse de bir şey farketmez?

maiilleri microsoft outlook ile yedekleyin.

@hoot: ben silmiyorum mail'lerimi. direkt çıktısını alsam olmaz mı ki?

okul adresinden attıysa çıktı da işe yarar. önemli olan ip bilgisi. ama bu sefer de "başkası girmiş mailime yazmış, şifremi öğrenmiş, bilgisayarımı kullanmış vs" savunması yapabilir.

bence sen onu rektörlüğe değil
savcılığa şikayet et
sonra da hocana bu şikayetini ilet. :)

hakaret nedir mesela yazabilir misin anlayalım durumu?

@kediebesi: ya, otomasyondaki hata için gayet resmi bir mail atmıştım, cevap olarak büyük puntolarla "kör müsün arkadaşım" yazmış. ben bozmadım, daha da kibarlaştırdım, "gel beni bul, yoksa ben seni bulmasını bilirim" yazmış. üslubumu bozmadım. bu sefer de "arıza mısın, sorunlu musun"la başlayan bir mail atmış. şimdi açıp okumak istemiyorum, sinirlerim bozuluyor çünkü :)

büyük ihtimalle sinirli ve yorgun bişi zamanına denk geldin. öğrenciler hocaları çok bezdiriyor. cevabı dinlemeden salak salak bi sürü soru soruyor. (sen öyle yapıyosun diye demiyorum, başkası gerer sana patlar)

şikayet etmek sana kalmış. ben olsam giderim odasına yüzyüze konuşurum. arkasından şikayet etmek yerine. aynı tavrı gösteriyorsa da şikayet ederim.

yeri savcılıktır. rektörlüğe giderseniz, çok amiyane bir tabir olacak ama, başımdan geçen farklı ama alakalı konulardan biliyorum, "it iti ısırmayacaktır". alın çıktıları, outlook'ta da yedekleyin, sonra da hoca, vs. tüm unvanlardan bağımsız bir şekilde, "bu kişi bana hakaret etti, işte delilleri" diyerek savcılığa başvurun.

ama ne olursunuz, lütfen başvurun. başvurun ki böyle köpeksiz köyde değneksiz gezenler azalsın.

ben de yüzüncü kez tekrarlıyım. rektörlüğe gidersen kendi başını yakarsın. ama savcılığa gidersen ve de hakaretler cidden hakaretse hoca etrafında dört döner.

@kediebesi: olay tek günde olmadı ki ters anına denk geleyim. 4-5 kez mail'leştik 1 hafta içinde. hep aynı üslup.

@atesikus: savcılığa gitmek için fazla "hafif" değil mi yazdıkları?

demek ki "zorlu" tabir ettiğimiz hocalardan. amaaan neme lazım her lafım aleyhimde delil olabilir, hakaret etmiyim şimdi bak kıllandım haaa :)

onu savcılık paklar ancak. o bile zor ama en azından gözü biraz korkabilir başkasına böyle davranırken iki kere düşünür.
sen şikayet ettiğin an savcılıktan adamlar gelip bilgisayarını aldığı gibi incelemeye götürür. zaten bu ona yeteri kadar ceza olur heheheh

hayır, senin üzerinde yaptırım hakkı olan, bununla beraber, sana yol gösterme "yükümlülüğü" bulunan birisinden yardım istediğinde, "arıza mısın, sorunlu musun" şeklinde cevap vermek, konumunu kötüye kullanmaktır.

öyle ki, danışman hoca olmak demek, aynı soruyu 15 defa yanıtladıktan, yanıtını imzalı kaşeli şekilde bölüm panosuna astıktan sonra, bir öğrenci daha aynı soruyu sorarsa, ona aynı cevabı vermek demektir. bu, görev tanımında açıkça belirtilen bir husustur.

abartılı bir örnek olarak söylüyorum: "ben seni bulmasını bilirim" şeklinde ettiği lafa cevaben, aynı mail adresine göndereceğin bir e-mail ile "sayın hocam, bulunca bana ne yapmayı düşünüyorsunuz?" şeklinde bir soru sorsan, buna bile, kendi açısından hukuki bağlayıcılığı olan bir yanıt vermek zorundadır. bu kadar nettir akademisyen olmanın tanımı. ve sunucu üzerinden log'ların kaldırılması, vs. bile kar etmez. bu işin hukuki olarak peşine düşüldüğünde, giden kutunun çıktısını alıp savcılığa verirsen, böyle bir mesajın kendisine ulaşmadığını ispatlamak kendi yükümlülüğüdür.

savcılığı işin içine katacaksanız sakın "bulunca bana ne yapmayı düşünüyorsunuz?" gibi bir cevap yazmayın. her ne kadar siz karşı tarafı oltaya getirmeye çalışıyor olsanız da, aleyhinize kullanılabilir o cümle. türkiye burası sonuçta.

ben olsam önce savcılığa vermez, hocaya "size karşı olan düzgün tutumuma karşı böyle tavır almanızı anlayamadım. belki savcılık sizin göreviniz ile ilgili bir karara varabilir" falan diye mail atardım. "yek yeaaaa hiçbi şey yapamazsın" derse basardım şikayeti savcılığa.

black sabahat bak ben sana kendimden örnek vereyim: (hatta: www.eksibition.org ) bu eleman bu cümleyi kurdu diye şimdi işini kaybetmek üzere. ha kendisi hoca değil, sadece memur. dolayısıyla senin durumunla aynı değil ama sonuçta benzer durumlar. bu cümlenin üzerine "bakalım o öğrenci işlerine dönebilecek misin? yoksa işsiz mi kalacaksın?" dedim. bana bi şey yapamazsın dedi. gittim dekana yolladım ekran çıktısını, şimdi soruşturma açılacakmış o adama falan filan.

ha bunu neden diyorum? rektör yerine dekan'la konuşabilirsin belki. ya da başta dediğim gibi, önce elemanın gözünü korkutursun "savcılık" ile falan, baktın adam "sen kimsin ki beni savcılığa veriyorsun" derse o zaman cidden savcılığa verirsin.

umarım yardımcı olabilmişimdir.

savcılık takipsizlik verebilir buna,

Mailin içeriği hakaret oluşturacak kadar ağır. Hakaret suçu takibi şikayete bağlı bir suçtur ve suçun öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde şikayetin yapılması gerekir.

bence rektörlük falan şimdilik hiç kasma.bahsi geçen maillerin çıktısını al ekran fotosunu çek. hocaya gidip bana karşı uslubunuza dikkat edin hocam de. elinde de şeffaf dosya içinde bu maillerin çıkıtısı olsun. görebileceği şekilde tutmaya dikkat et.

bana yazmış olduğunuz hakaret içeren mesajları bugün dekanlığa iletecem dersin.

genelde hocalar soruşturma açılmaması için kedi gibi peşinizden dolanırlar. artık bunun sonucu olarak dersi mi geçersin bilemem

ptt iyi fena değil ben ptt yi kullanırım genelde bir defa bir kargo firmasına vermiştim aynı zamanda gitmişti ptt daha ucuz.

çok aceleniz yoksa ptt ile normal gönderin. çok büyük zaman farkı olmuyor ama 2-3 liraya gönderirsiniz.
Kuzey avrupaya şöyle fiyatlar vardı.
PTT APS 45 tl
DHL,UPS vebenzeri 95 liradan başlayan fiyatlarla.

teee kel alaka yerlere götürmeyecekseniz ve 2 haftadan fazlanız varsa gönderin normal posta ile.

@natnan: 2 hafta biraz geç olur maalesef. acele göndersek kaça gider acaba? ya da yine PTT'den kargo olarak göndersek?

2 hafta kafanızın rahat olması açısından. Kopenhag'a 4-5 günde ulaşmıştı yanlış hatırlamıyorsam.
APS : Acil posta servisi vardı işte PTT'de, o da 2-3 günde Helsinki'ye göndermişti 45 liraya. Ayrı olarak kargo servisi var mı bilmiyorum.

PTT rezalet.
nex'i tavsiye ederim. ben de yurtdışına birkaç evrak göndermiştim, hem fiyatı uygun hem 2 günde ulaşmıştı. ve de, PTT'nin aksine, ciddiyeti olan bir şirket.

tenis oynamak isterim dönünce. bu da ağustos başından itibaren olacak. ankaradayım. yani ankarada olacağım.

tenis seven, ama partneri olmayan biriyim. şehir: bursa. buradan partner arayanlara selam ederim.

istanbul diye ekleseymişim iyi olacakmış meğerse :)

hastasıyımdır.raketim falan da var.daha once bi kere oynamışlığım var.ozgurluk parkında oyananabilir mesela.

ben oynarım (baslangic seviyesi) hatta bununla ilgili bir ilan vermistim ama pek birini bulamadim.
oturdugum yerde kort var (beles)(ümraniye ikea civarı)
is ve özel sehayatler dolayisiyla bu aralar vakit sorunum var ama illa ki bir formülü bulunur :)

o puanlarla beleş ürün alabiliyon ama verdikleri beleş ürünler dandik ve çoğu da tükenmiş zaten. anca yüzlerce dolarlık alışveriş yapacan da, çok puanın birikecek de, yüksek puanlı ürünlerden alabileceksin. (yüksek puanlı ürünler tükenmiyo o kadar çabuk)